3 Kasım 2018 Cumartesi

YENİ NESİL START-UP (GİRİŞİMCİLİK)


   Günümüzde yeni nesil iş insanlarının hayallerini gerçekleştirmek ve arzu ettikleri iş yaşamını kurma adına çeşitli girişimcilik faaliyetlerine kalkışmaktadır. Politikacıların önemli bir kısmı bu oluşumları teşvik edip cesaretlendirici konuşmalar yaparken aslında gerçekler hiç de sanıldığı kadar  kolay ilerlememektedir. Çünkü zaman, kişiye ömrünü bir işten fazlasını yapabilecek fırsatı tanımamaktadır.

 Ekonomik kriz cenneti ülkemizde ayakta kalabilmek neredeyse imkansız hale gelmiştir. Her iki girişimden bir tanesi iflas ederek sektörden çekilmek zorunda kalmaktadır. Kimilerine göre bunun nedeni sıcak parayı çok farklı yerlere harcamak. Kimileri içinse maliyetleri iyi hesaplayamamaktır. Start-Uplar’ın amacı genellikle kurulu bir düzen çerçevesinde pazarda fırsat gördüğü alanlara yönelerek; yaratıcı, yenilikçi, inovatif bir fikri olan, maddi birikimini ise yatırımcılardan sağlayarak hızla büyüyüp, pazarda büyük dilimi kapmaktır.



 Girişimcilik çoğu iş insanına göre sadece bir hayalden öteye gidemeyen oluşumlar olarak nitelendirilmektedir. Çoğu genç girişimci kısa sürede fikirlerini hayata geçirerek ‘’Facebook,  Apple gibi ün kazanmanın derdindedir. Çünkü artık insanlar bacası tüten dev fabrikalar yerine, bir ‘’App’’ (Application) uygulamaları ile ciddi kazançlar elde edebiliyor.  Uber uygulaması gibi… Artık insanlar saat dokuz akşam beş çalışmak istemiyor. Kurumsal hayatın katı kurallarından uzaklaşıp kendi şirketinde arzu ettiği şekilde çalışmak istemektedir. Bu durum da sektörde Start-Up  salgınının oluşmasına neden olmaktadır. Bir anlamda tüm bu oluşumlar gerçekte‘’Kobi’’ ya da ‘’Esnaf’’ olarak değerlendirilmelidir. Popüler kültür ‘’Start-Up’’ tabirini daha havalı bulsa da gerçeği ‘’Kobidir.’’ Tüm bu faaliyetlerin içerisinde olup kartvizitlere ‘’Co-founder’’ veya ‘’Ceo’’ yazdırılması da kaçınılmaz bir gercek olarak gözlemlenmektedir. Kartvizitlerin üstünü doldurup, altını dolduramayanlar ise pazardan birer ikişer çekilmektedir.



   Pek çok iflas eden girişimlerdeki en büyük problem rehavetten kaynaklanmaktadır. Tüm işler sorunsuz ilerlerken kötü günleri düşünmeyen, kenara bir miktar bütçe ayırmayan oluşumların sonu ekonomik krizlerde sektörden çekilmek olduğunu görmekteyiz. Bu nedenle kazanç elde edilen dönemlerde elde edilen fazla miktarı ‘’nereye harcasam yerine’’ kriz sermayesine ayırmak daha sağlıklı bir karar olacaktır. Birçok firma geniş perspektife sahip müşteri portföylerinin (kobilerden, holdinglere kadar)olması sebebiyle hayatta kalmıştır. 



  Pyasada tutunmak isteyen bir firmanın amacı mavi okyanusu bulmaktır. Yani henüz ulaşılmayan müşteri kitlesine ulaşmak. Yeni pazarlar yaratip veya kesfedip yogun rekabetten siyrilmayi ongorur. Geri dönüşüm sektörünün pazarda ciddi bir potansiyel barındarması gibi. Üçyüz tane okula imha edilmek istenen bilgisayarları alıp hard disklerini yenileyerek geri kazandırıp yardımda bulunmuşlardır. Rockefeller şöyle demiş: "bana ilk 1 milyon dolarımı nasıl kazandığımı sormayın, sonraki her kuruşumun hesabını veririm" Girişimcilik ekosistemine girip ilerleyebilmenin zorluğunu özetlemektedir. Türkiye’deki kısa süren Start-Up öykülerinin temel sorunu: Kobilere göre yatırımcıların destek olmayışı. Yatırımcılar içinse; Girişimlerin büyük ölçekli firmalar tarafından satın alınmayışı olarak gösterilmektedir. Facebook,(Watsapp) Google,(Motorola) Google, (Youtube), Yahoo (Broadcast.com) gibi şirketleri satın alarak girişimciliğe destek olmaktadır.
Sonuç olarak; tüm stratejik pazarlama planlarınız şayet ürün/hizmetlerinizi satamıyorsanız  sunduğunuz teklifin bir önemi kalmayacaktır.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.